.post-body img { width: 500px!important; height: auto!important; }

23 Mart 2016 Çarşamba

Elmanın Hikayesi

KUVVET
Kuvvetin büyüklüğü nasıl ölçülür?
Her büyüklüğün bir ölçülme yöntemi vardır. Sıcaklık termometreyle, uzunluk metreyle, zaman saatle ölçülüyorsa kuvveti de ölçen bir araç olması gerekir. 
Kuvvetin Birimi
Kuvvet hakkında yaptığı çalışmalarla ün kazanmış Isaac newton’ın adını onurlandırmak için kuvvet birimi Newton olarak kabul edilmiştir. Newton kısaca N harfiyle gösterilir.




Kuvvetin gösterilmesi
Kuvvet 
F harfiyle gösterilir ve ok şeklinde çizilir.
Aşağıdaki resimde bir kutuyu iten inanın uyguladığı kuvvetin yönü gösteriliyor.










Kuvvet dinamometre adı verilen bir araçla ölçülür. Dinamometrenin diğer ismi Newton metredir.



Dinamometrenin içinde esnek bir yay bulunur. Bu yaya kuvvet uygulandığında uzar. Uzama miktarı, dinamometre üzerindeki sayılardan yararlanılarak kuvvetin büyüklüğünü bulmamızı sağlar.



Hangi dinamometre seçilmeli?
Bir futbol sahasının uzunluğunu cetvelle ölçsek kullanışlı bir araç seçmiş olmazdık. Aynı şekilde defterimize 10 cm’lik bir uzunluk çizmek istesek harita mühendislerinin kullandığı büyük mesafe ölçüm cihazlarını kullanmamız saçma olurdu.
Kuvveti ölçerken de benzer kuralları dikkate almamız gerekir.
10N’luk bir kuvveti ölçmek için 1N ölçebilen bir dinanometre kullanamayız.

En hassan ölçümleri yapmak için 1N’lık yani en küçük değeri ölçen dinamometreyi kullanırız.
Yukarıda çeşitli değerleri ölçebilen dinamometreler var.
20N’luk bir kuvveti ölçmek istersek bu sefer B dinamometresini kullanmalıyız.




KUVVETİN DOĞRULTUSU VE YÖNÜ
Doğrultu ve yön kavramları birbirleriyle çok karıştırılır. Bu konuyu basit örneklerle anlamaya çalışalım.
 


Araçların hareketini kuvvet gibi düşünürsek;
1 ve 2 aynı doğrultudadır.
3 ve 4 aynı doğrultudadır.
2 ve 3 farklı doğrultudadır.
2 ve 4 farklı doğrultudadır.
1 ve 3farklı doğrultudadır.
1 ve 4 farklı doğrultudadır.
Ayı yol üzerinde bulunan kuvvetlerin doğrultusu aynıdır.

Yukarıdaki üç kuvvetin de doğrultuları farklıdır. Kuvvetler aynı yol üzerinde değildir.

Yukarıdaki otomobile etki eden F1 ve F2 kuvvetleri zıt yönlü olmasına rağmen aynı doğrultudadır.
Bu iki kuvvet aynı çizgi üzerinde düşünülebilir.
Doğu batı arası bir çizgi çizilse bu iki kuvvet de bu çizginin üzerinde kalır.
F1 ve F2 kuvvetleri doğu batı doğrultusunda bulunmaktadır.


BİLEŞKE KUVVET(NET KUVVET)
Bir cisme birden fazla kuvvet etki ediyorsa net kuvvet kavramından bahsetmemiz gerekir.
 
Bir kayayı tek başına itmek 4 kişiyle itmekten farklı sonuçlar doğurur.

Kaya örneğinde, taşı sürüklemek isteyen 4 kişi bu işi 1 kişiye göre daha kolay yapar. Bunun nedeni 4 kişinin hepsinin aynı yöne doğru kuvvetlerini birleştirmedir.
İki ya da daha fazla kuvvetin yaptığı etkiyi tek başına yapan kuvvete Net kuvvet denir.
Yukarıdaki örnekte 4 kişinin toplam kuvveti saha büyük olduğu için kayayı ilk resimdeki kişiye göre çok daha kolay hareket ettirir.
Net Kuvvetin Hesaplanması
Kuvvetlerin bileşkesi (net kuvvet) bulunurken
·    Aynı yönlü kuvvetler toplanır,
·    Zıt yönlü kuvvetler çıkarılır.




A kutusuna etki eden Net kuvveti bulalım.
F1 ve F2 kuvvetleri aynı yöne bakmaktadır. Bu yüzden bu iki kuvvet toplanır.
F1+F2
10N + 7N= 17 N, doğu yönünde
Bileşke kuvvet bulduk.

K kutusuna etki eden Net kuvveti bulalım.
Buradaki F1 ve F2 kuvvetleri zıt yönlü kuvvetlerdir. Biri doğuya, diğeri batıya bakmaktadır.
Bu durumda kuvvetleri çıkarmamız gerekir.
Bileşke kuvvet (Fnet) = F1 – F2
= 12N – 8N
= 4N, Doğu yönünde.
Bileşke kuvvet bulduk.
Burada dikkat etmemiz gereken çıkarma işleminde büyükten küçüğün çıkarılması gerektiğidir.

M kutusuna etki eden net kuvveti bulalım.
Burada hem aynı yönlü, hem zıt yönlü kuvvetler var.
Aynı yönlüler toplayalım:
F1+ F2 = 6N + 9N = 15 N
F3 + F4 = 11N + 7N = 18N
Büyük olandan küçüğü çıkaralım;
18N – 15N = 3N
Net kuvvet 3N ve batı yönünedir.

DENGELENMİŞ VE DENGELENMEMİŞ KUVVET
Bir cisme etki eden net kuvvet sıfırsa Dengelenmiş Kuvvet, sıfırdan farklıysa Dengelenmemiş kuvvet var demektir.

Dengelenmiş Kuvvet
·    Net kuvvet sıfırdır
·    Dengelenmiş kuvvet etkisindeki cisim ya duruyor,
·    Ya da sabit süratle hareket ediyordur.


Yukarıdaki halat çekme oyununda zıt kuvvetler birbirine eşittir. Yani net kuvvet sıfırdır. Bu durumda hareket olmaz ve taraflar yenişemez.
Hareketsiz ve sabit süratli her cisim dengelenmiş kuvvet etkisindedir.
Dengelenmemiş Kuvvet


Dengelenmemiş kuvvette net kuvvet sıfırdan farklıdır. Kuvvet dengelenmemişse hareket kesin vardır. Hareket yavaşlıyor veya hızlanıyordur.
Dengelenmiş Kuvvete Örnekler:
·    Sabit süratle hareket eden araba
·    Dünyanın hareketi (Sabit süratli olduğu için)
·    Duran bir top
·    Saatin saniyesinin hareketi (Sabit süratli olduğu için)
·    Duvarda asılı tablo
Dengelenmemiş Kuvvete Örnekler:
·    Hızlanan bir otomobil
·    Giderek hızlanarak daldan düşen elma
·    Yavaşlayan bir tren
·    Şut çekildikten sonra giderek yavaşlayan top

                                    SÜRAT

Belirli bir mesafeyi her hareketli aynı sürede bitiremez. Örneğin, 1 kilometre uzunluğundaki yolu yetişkin bir insanla küçük bir çocuk aynı sürede yürüyemez. Bu iki hareketli arasındaki zaman farkı sürat kavramıyla açıklanabilir.  Bir salyangozla kedinin süratlerini karşılaştırmamız istenseydi hangisinin daha süratli olduğunu düşünürdünüz?

Evet, Hepimiz biliyoruz ki eğer ikisi de hareketliyse kedi salyangoza göre daha süratlidir.
Fen ve teknoloji dersleri işlenirken öğrendiğimiz önemli noktalardan biri de duyularımızın bilimsel bir karar vermek için yetersiz olduğudur. Örneğin hareket eden bir otomobilin süratini sadece bakarak söyleyemeyiz. Bunun için çeşitli aletlerle bilimsel ölçümler yapmak gerekmektedir. 


Sürati hesaplamak için gidilen yolun ve bu esnada geçen zamanın bilinmesi gerekir.
Evi ile okulu arasında 300 metre olan bir öğrencinin süratini hesaplayabilmek için evden çıkıp okula varıncaya değin ne kadar zaman geçtiğini bilmemiz gerekir.
Süratin Formülü:
Sürati hesaplamak için kullanılacak formül oldukça basittir. Bir hareketlinin ne kadar yolu ne sürede gittiğini biliyorsak alınan yolu, geçen zamana bölerek sürati hesaplayabiliriz.
Süratin Birimi:
Bildiğimiz gibi her büyüklüğün bir cinsi vardır. Bu cins birim olarak tanımlanır. 


Süratin birimi ise yolun ve zamanın hangi cinsten verildiğine bağlıdır. Örneğin yok kilometre (km), zaman saat(h) olarak verilmişse birim kilometre/saat (km/h) olarak belirlenir.
Yol metre(m), zaman dakika(dk) olarak verilirse sürat birimi metre/dakika (m/dk) olur.




BİZ YAPTIK !


                  
          TÜRK BİLİM İNSANLARI YAPAY DAMAR ÜRETTİ!



Türk Bilim İnsanları 3B Yazıcıyla Yapay Damar Üretti



Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Bahattin KOÇ ve ekibi, canlı hücreler kullanarak üç boyutlu biyo-yazıcıyla aort damarı üretti. Dünyada ilk olan çalışma, yapay organ üretiminin adımlarından biri olacak.

   
Aort ile başlamalarının nedenlerini şöyle : Aort damarı vücuttaki en büyük ve tek damar olduğu için vücudun başka yerinden alınacak damarla tedavisi mümkün değil. Tedavide sentetik damarlar kullanılıyor ama insanın kendi damarları gibi olmuyor.


Türk Bilim İnsanları 3B Yazıcıyla Yapay Damar Üretti



Bir aort 3 boyutlu yazıcıyla 1.5-2 saatte elde edilebiliyor.



İkinci sebep, eğer 3B yapay doku veya organ üretecek isek, bu doku veya organların beslenmesi için öncelikle damar dokusunun oluşturulması gerekiyor. Bu arada birçok insanın bilmediği bir gerçek: Einstein’ın ölüm sebebi abdominal aort anevrizmasıdır.
Türk Bilim İnsanları 3B Yazıcıyla Yapay Damar Üretti



Anevrizma demek bir damarın balon gibi genişlemesidir. İleriki aşamada damar yırtılması ile iç kanamaya ve ölüme neden olabilir. Bizim çalışmamız sonucunda, abdominal aort damarı hastanın kendi hücre veya kök hücrelerini kullanarak üretilebilecek ve yapay damar bu tür hastalara nakil edilecek.


Şu anda bu çalışmalar başlangıç aşamasında ve klinik uygulamaları uzun yıllar alabilir .



Duyu Organları

                      DUYU ORGANLARI VE GÖREVLERİ

  Duyu organlarımızla görür, duyar, hisseder, koklar ve tadarız. Yani çevremizle vücudumuz arasındaki iletişimi duyu organlarımızla sağlarız.
Görevlerine göre 5 tanedir. Bunlar;
§  Göz
§  Kulak
§  Burun
§  Dil

§  Deri

1.GÖZ
Çevremizdeki varlıkları gözlerimizle görürüz. Göz, görme duyu organımızdır.
Çevremizi görmemizi sağlayan gözlerimizin sağlığına dikkat etmeliyiz. Bunun için her sabah yüzümüzü yıkamalı ve tozlu ortalardan uzak durmalıyız.

Okuma ve yazma sırasında gözümüz ile kitap arasında 30-35 santimetre mesafe bırakmalıyız. Göz sağlığımız için ışığın soldan gelmesine dikkat etmeli ve gözlerimizi fazla ışıktan korumalıyız.
Göz sağlığımız için beslenmemize de dikkat etmeli, bol bol havuç, süt ve balık tüketmeliyiz. Ayrıca televizyona yakından bakmamalı, bilgisayar başında uzun                                              süre vakit geçirmemeliyiz.
                                         


2.KULAK
Çevremizdeki sesleri kulaklarımızla işitiriz. Kulaklarımız sayesinde duyduğumuz seslerle çevremizi daha iyi tanırız. Kulaklar işitme duyu organımızdır.

Kulaklarımızın sağlığını korumak için kulaklarımızı temiz tutmalı ve dış darbelerden korumalıyız.
Soğuk havalarda kulaklarımızı koruyacak şekilde giyinmeliyiz.Sesin yüksek olduğu ortamlarda uzun süre durmamalıyız.
3.BURUN
Çevremizdeki kokuları algılamamız ve birbirinden ayırt etmemizi sağlayan organımız burundur. Burun koku alma duyu organımızdır. Aynı zamanda burnumuzla nefes alıp veririz.
Kokuları algılamamızı ve nefes almamızı sağlayan burnumuzun sağlığı için temizliğine dikkat etmeliyiz. Burnumuz tıkandığında bol su ile temizlemeliyiz.
Keskin, yakıcı kokulu ve ne olduğunu bilmediğimiz maddeleri koklamamalıyız. Burun tıkanıklığına yol açan nezle, grip gibi rahatsızlıklarda çabuk iyileşmek için C vitamini içeren portakal, mandalina, yeşilbiber gibi besinler tüketmeliyiz.
4.DİL
Besinlerin tadının acı, tatlı, ekşi, veya tuzlu olup olmadığını dilimizle anlarız. Dil tat alma duyu organımızdır. Dil, konuşmamıza, besinleri çiğnememize ve yutmamıza da yardımcı olur.

                                         
 Dilimizin sağlığı için ağız temizliğine dikkat etmeliyiz.
Aşırı sıcak ve aşırı soğuk yiyecekler yememeliyiz. İçeriğinden emin olmadığımız yiyecekleri tüketmemeliyiz.


5.DERİ
Nesnelerin Sıcak, soğuk, sert, yumuşak, düzgün, pürüzlü pürüzsüz olup olmadığını derimizle algılarız. Deri, dokunma duyu organımızdır. Derimiz vücudumuzu dış etkilerden korur, vücut ısımızın ayarlanmasına yardım eder.
Derimizin sağlığı için, derimizi ezilme, kesilme ve yanmalardan korumalıyız. Vücudumuzu temiz tutmalı, haftada en az iki kere banyo yapmalıyız. Güneşli ortama çıkarken başımızı ve yüzümüzü korumak için şapka takmalı, vücudumuza koruyucu kremler sürmeliyiz.
Beş duyu organımızdan her birinin farklı görevi vardır. 
Çevremizi algılamamızı sağlayan duyu organları birbirleri ile ilişkilidir. Örneğin gözümüz kapalı iken sesleri daha iyi duyarız. Eğer burnumuz tıkalıysa yemeklerin tadını tam alamayız. Çevremizi algılarken duyu organlarımızı aynı anda kullanırız.

Hücrenin Keşfi

                                                        HÜCRENİN KEŞFİ
Hücre kavramı ilk kez Robert Hooke tarafından kullanılmıştır. Hook yaptığı basit mikroskopla şişe mantarından aldığı bir kesiti inceleyerek bal peteği gibi gördüğü her boş odacığa hücre adını vermiştir. Aslında şişe mantarı ölü bir yapıda olduğuna göre Hook’un gördükleri canlı hücreler değildi. Daha sonra yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda hücrenin boş bir odacık olmadığı, canlının yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştiren                                    yapıları içerdiği görülmüştür.
Mikroskopla canlı hücreleri inceleyen ilk kişi ise Antoni van Leeuwenhoek (Anton van Lövenhuk)’tur. Lövenhuk 16.yüzyılda yaşamıştır ve asıl mesleği kumaş alım satımıdır. Kumaşları incelemek için merceklerden yararlanmış, sonra merceklere olan ilgisi giderek artmıştır. Boş zamanlarında mercekleri kullanarak daha çok büyütme yeteneğinde olan ve adına mikroskop denilen bir alet geliştirmiştir. Leeuwenhoek gölden aldığı suyun bir damlasını mikroskobunda incelediğinde kendisini bambaşka bir dünyada bulmuştur. Burada gördüğü çok sayıda küçük bir hücreli canlı onu şaşırtmıştır. Leeuwenhoek’un bu keşfine kadar bir hücreli canlıların varlığından kimsenin haberi yoktu. Mikroskobun bulunuşu ve tek hücreli canlıların keşfi, biyolojide büyük gelişmelere yol açmıştır. Mikroskopların geliştirilmesi ile hücreler daha da ayrıntılı şekilde incelenmiştir.

Solunum Sistemi

                            SOLUNUM SİSTEMİ

Solunumun temel organı akciğerlerdir.  Göğüs boşluğunda asılı olarak bulunan akciğerler pembemsi renkte süngersi yapıdadır. Bu pembemsi görünüm sigara içenlerde siyahlaşmış bir hal alır. Hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde yaşayanlarda da sigara içilmese bile siyahlaşmış görüntü olabilir.


İnsan solunum sisteminin tüm üyeleriyle şematik çizimi
Solunum sistemi, kandaki karbondioksit ( CO) gazının oksijen gazı (O2) ile yer değiştirmesini sağlayan sistemdir.
Solunum sisteminde burun ve ağız yardımıyla dışarıdan alınan havanın içindeki oksijen sırayla yutak, gırtlak ve soluk borusundan geçtikten sonra akciğerlere gelir.Akciğerlerde bronş ve bronşcuklardan geçerek alveollere gelir. Alveollerin iç kısmının nemli tutulması solunumu kolaylaştırmaktadır. Alveollerden kana geçer. Kan, hücrelere oksijeni taşır. Hücreler bu oksijeni kullanarak enerji elde ederler. Kan yardımıyla karbondioksit, tekrar alveollere gelir. Alveollerin içindeki kılcal damarlarda bulunan karbondioksit bronşçuk, bronş, soluk borusu, gırtlak ve yutaktan geçtikten sonra bu sefer ağız ve burundan çıkar.

Burun, solunum sisteminin dışarı açılan kısmıdır. Burun içindeki kıllar ve nemli yüzey havanın içindeki tozların tutulmasını sağlar. Ayrıca burun içindeki nemli yüzey ve burun içinin kıvrımlı oluşu soğuk havalarda, havanın ısınarak akciğerlere gitmesini sağlar. Burnun en uç kısmındaki koklama sinir uçları havadaki küçük parçacıklar tarafından uyarılarak koku alma faaliyetini yapar.

Yutak, ağız ve burun boşluğunu, soluk ve yemek borusuna birleştiren kısımdır.

Soluk borusu, yutak ile akciğer arasında kalan borudur. Soluk borusunun başlangıç bölümü gırtlaktır. Gırtlakta ses telleri vardır. Ayrıca küçük dil yutkunurken soluk borusunu kapatır. Soluk borusunun iç yüzeyi nemli ve tüylerle kaplıdır. Bunlar soluk borusuna kaçan toz vb. maddeleri yakalayarak öksürük ve balgamla dışarı atar. Soluk borusunun alt kısmı bronş adı verilen iki kola ayrılır. Bronşlardan biri sağ, diğeri sol akciğere bağlanır. Soluk borusu üst üste dizilmiş kıkırdak halkalardan oluşmuştur.

Akciğerler, göğüs kafesi içinde yer alır ve akciğerler solunumun en önemli organlarından biridir. Akciğerler Plevra adı verilen sağlam bir zarla çevrilir. Akciğerleri darbe, basınç gibi dış etkenlerden korur. Akciğerler sağ ve sol olmak üzere iki parçadır. Ayrıca her bir parça lob denilen bölümlere ayrılmıştır. Sağ akciğer üç, sol akciğer ise iki lob dan oluşur. Bronşlar akciğerlere girdikten sonra daha ince dallara ayrılır. Bu ince dallara bronşçuk denir. Bronşçuklar üzüm salkımı şeklinde hava keseleri ile sonlanır. Bu hava keselerine alveol denir. Alveoller akciğer yüzeyinin daha geniş olmasını sağlar. Bu özellik solunumu kolaylaştırır. Hava ile kan arasındaki gaz alışverişi alveollerde yapılır.
Oksijen yokluğunda görülebilecek sorunlar şunlardır.
·         0 -1. dakikada kardiyak hassasiyet (aritmi vb.)
·         1 -4. beyinde hasara eğilim
·         4 -6. beyin hasarı başlar
·         6 -10. beyin hasarı artar
·         10 + geri dönüşsüz beyin hasarı




Yine mi yanlış anladık !

             
     
                YANLIŞ BİLDİĞİMİZ BİLİMSEL GERÇEKLER  


                             
1-) Katil Balina

Katil balinalar bilinenin aksine okyanus yunusları ailesine dahildir.     

   2-) Uyurgezerlik        

Uykusunda gezen birini uyandırmak; bilinenin aksine, tehlikeli değildir. Hatta onları uyandırıp, güvenli bir şekilde yataklarına geri dönmelerini sağlamak gerekir.


3-) Deve Kuşu    

Deve kuşları korktukları zaman kafalarını kuma gömmezler, ölü taklidi yaparlar.

9-) Dünyanın Merkezi
Bilinenin aksine dünyanın merkezinde, sıcak çorba kıvamında sıvı bir kütle yoktur. Merkezde katı haldeki nikel ve demirden oluşan iç çekirdek bulunur.



İnsanlar beyninin sağ ya da sol tarafını kullanır.

İnsan, beyninin ya sağ ya da sol tarafını kullanır ifadesi yanlıştır.Beynin her iki tarafını da kullanırız.

NANO DERKEN ?




                                       
                                                 
NANOTEKNOLOJİ


Adını, Yunanca nano "cüce" anlamındaki bir metrenin milyarda biri olan nanometre için kullanılan kısaltmadan alan nanoteknolojiyle ilgili temelde bilinmesi gereken, küçük olduğu.

 Çok, ama çok küçük. Bu öylesine küçük bir uzunluk birimi ki; sözü edilen oran, dünya ile bir bilyenin büyüklük farkına denk. Yani, görüp dokunabildiğimiz nesneler dünyasındaki herhangi bir şeyle karşılaştırmaya çalışmak saçma oluyor.

 Diğer bir deyişle bir kişinin tıraş bıçağını yüze götüreceği sürede sakalının uzama miktarı bir nanometre!

Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse genetik genlerle oynarken nanoteknoloji atomlarla oynar.
 
Arabalar için sileceksiz cam

Nanoteknolojik  Pil


Yakında birbiriyle etkileşerek kanımızda dolaşıp düşman hücreleri kemiren, içine girdikleri hard diskleri bozan nano robotlar gördüğümüzde, konu farklı bir anlam taşıyacak.
Yakın gelecekte sayesinde kemoterapi ve radyoterapinin ortadan kalkacağı söyleniyor. ve yine sayesinde, lokal bazda bedene zarar vermeyen tedavi uygulanabilecekmiş.




Hayatımızın her alanında kullanacağımız bir teknoloji kısacası belkide şuan hayal bile edemeyeceğimiz şeyleri olağanlaştıran teknoloji.
Fakat bunun bize uzun vadede olumsuz etkisi olacağını düşünen insanlarda var.Elbette yararları da zararları da olacaktır.


       


Benim umudum ülkemizin bu tür bir gelişmeden mahrum kalmaması diğer ülkeler kadar bu işe önem vermesi ve geliştirmeye çaba harcamasıdır.

Eminim araştırınca gördüğünüz resimler ve izlediğiniz videolar  sizde  şaşkınlık uyandıracak.

İzleyelim ! :)